MOBBİNG NEDİR?
Mobbing, hukuki manada işyerinde çalışanın karşılaştığı her türlü taciz, rahatsız edici davranış ve sözlerle o kişiyi bezdirmek anlamına gelmektedir. Yani çalışanın gerek üstleri gerekse iş arkadaşları tarafından uygulanan her türlü bezdirici davranışlardır.
MOBBİNGE MARUZ KALINDIĞINDA NELER YAPILMALIDIR?
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, hukuk sistemimizde yeni yeni yer edinen bu kuruma ilişkin açılan davalarda yaşanan en büyük sıkıntı İSPAT sorunudur. Bu sorunu ortadan kaldırmak için tacize maruz kaldığını düşünen çalışan kendisine uygulanan davranışlarla ilgili açık ve net deliller toplamaya başlamalıdır. Bu noktada şahitler, maaş kesme varsa bordrolar, pozisyon değiştirme varsa bununla ilgili belgeler önem kazanıyor. Bu konuda mutlaka hukuki yardım alarak yasal haklarınızı nasıl talep edeceğinizi öğrenmeniz gerekmektedir.
Nasılsa açığa çıkmaz düşüncesiyle işverenlerin mobbing uygulaması sıkça kullanılan bir yöntem olduğu için, çalışanların bu yönde atacağı geri adımlar, mobbing uygulayan işverenlerin daha fazla güçlenmesi anlamına gelecektir. Bu nedenle mobbinge maruz kaldığınızı düşünüyorsanız, bu konuda şikayet hakkınızı kullanabileceğiniz gibi, yasal yollara başvurarak , işverenin size ve bir başka çalışanına bir daha bu tür bir uygulama yapmasına engel olabilirsiniz.
Son yıllarda ülkemizde Mobbing vak’alarının artışı, bu konuda çalışanların bilinçlenmesi ile birlikte açılan davaların da artışıyla, gerek Yargıtay gerekse Danıştay bu konuda daha aydınlatıcı kararlara imza atmaktadır.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin verdiği bir kararda Mobbing davalarında ispat kolaylığı getirilmeli görüşü ile bu davalara ilişkin önemli bir adım atılmış oldu. İzmir'de 1994-2010 yıllara arasında çalıştığı banka tarafından iş akdi fesh edilen bankacı, iş akdinin haksız yere fesh edildiğini, işe iade davasının kabul edildiğini ve temyiz aşamasında olduğunu, fazla mesai alacaklarının ödenmediğini ve işyerinde mobbinge maruz kaldığını belirterek, manevi tazminat ve fazla mesai alacağının ödetilmesine karar verilmesi istemiyle dava açtı. Davalı bankanın avukatı ise davacının ücretine fazla mesainin dahil olduğunu, personelle sık sık tartıştığını, iki defa yazılı uyarı aldığını, çalıştığı şubede verimli olmaması nedeniyle şubesinin değiştirildiğini ve bu nedenle iş akdinin feshedildiğini savunarak davanın reddini istedi.
İzmir 10. İş Mahkemesi, dosyada bulunan davacı ve davalı tanık anlatımları ile mevcut diğer delillerin birlikte değerlendirilmesinden davacıya sistematik ve sürekli psikolojik baskı uygulandığını gösterir kuvvetli deliller bulunmadığı, kişilik hakları ve sağlığının sistematik ve ağır bir saldırıya uğradığı yönünün kuşkudan uzak delillerle yeterince ortaya konulmadığı kanaatiyle davanın reddine karar verdi. Kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 22. Hukuk Dairesine geldi.
Bozma gerekçesi:
Daire, yerel mahkemenin kararını oy çokluğuyla bozdu.
Dairenin kararında, banka çalışanlarından Ş.Ü'nün davacıya sinirli tavırlar gösterip elinde bulunan kağıtları ve zarfı davacının masasına ve üzerine fırlattığı, bir süre sonra söz konusu belgeleri geri alıp sinirli tavırlar sergiledikten sonra tekrar masaya fırlattığı, davacının yere düşen belgeleri topladığının anlaşıldığı belirtildi.
Davacının bireysel pazarlama yetkilisi olarak çalıştığı sırada cari hesaplar yetkilisi G.B'nin davacının yerine görevlendirildiği, davacının bu görev değişikliği nedeniyle mağdur olduğu düşüncesine kapıldığı ve hastalandığı da ifade edilen kararda, davacının bankacılık işlemleri konusunda kurallara uygun hareket etmek istediği, bu nedenle amirleri ile sorunlar yaşadığı, uyarı, itham ve kırıcı üsluplarla baskılara maruz kaldığı, banka müdürü tarafından sorun çıkaran, uyumsuz, sevilmeyen ve kavgacı biri olarak suçlandığı kaydedildi.
Kararda, süreç içinde davacıya yönelik bu ve benzeri olumsuz davranışların tekrarlandığı, bir başka personelin yapması gereken işlerin sık sık davacıya verildiği, banka müdürü tarafından cumartesi günleri mesai yaptırıldığı, işyerinde düzenli bir çalışma şeklinin olmadığı, davacıyla aynı pozisyonda olan diğer çalışanlara anahtar ve şifreler verildiği halde davacıya verilmediğinin anlaşıldığı ifade edildi.Davacının stresli çalışma ortamında bulunmanın da etkisiyle sindirim sistemi rahatsızlığı çektiği kaydedilen kararda, banka şubesinin yapılan iç denetimde düşük performans gösterdiğinin belirlendiği anlatıldı.
Davacının işyeri içindeki diğer çalışanlardan soyutlandığı, son dört ay içinde yirmişer günlük sağlık raporları aldığı, son bir yıl içinde peş peşe disiplin soruşturmaları geçirerek kendisinden savunmalar istendiği belirtilen kararda, şube içi elektronik posta ile yapılan yazışmalarda "densiz" denilmek suretiyle hakarete maruz kaldığı, yapılan yazışmalarda nezaket sınırlarının aşıldığı, davacının yaşamış olduğu olumsuzlukları işyerindeki amirine ilettiği halde sorunlara çözüm getirilmediği ve kendisinde kusur bulunduğunun belirlendiği kaydedildi.
Kararda "Davacının, yaşanan olumsuzluklar sonunda anksiyete bozukluğu çektiği ve sağlık sorunlarıyla uğraştığı, bir yıllık maaş artışının yalnızca 1,96 olarak öngörüldüğü, davacının işyerinde yaşadıklarını 'olaylar' başlığı altında kaleme aldığı, söz konusu yazıda tutarlılık, samimiyet ve iddia edilen hususlarla bir bütünlük görüldüğü, bu hususların 'mobbing' teşkil ettiği tüm dosya içeriğinden anlaşılmaktadır" ifadesine yer verildi.
Mobbingin varlığının kanıtı:
Mobbingin varlığı için kişilik haklarının ağır şekilde ihlaline gerek olmadığı, kişilik haklarına yönelik haksızlığın yeterli olduğu vurgulanan kararda, şu tespitler yapıldı:
"Ayrıca mobbing iddialarında şüpheden uzak kesin deliller aranmaz, davacı işçinin, kendisine işyerinde mobbing uygulandığına dair kuşku uyandıracak olguların ileri sürmesi yeterlidir, işyerinde mobbing gerçekleşmediğini ispat külfeti davalıya düşmektedir.
Tüm bu değerlendirmelerle tanık beyanları, sağlık raporları, bilirkişi raporu, kamera kayıtları ve diğer tüm deliller değerlendirildiğinde mobbing iddiasının yeterli delillerle ispat edildiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir."
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin bu kararı ,çalışanlar açısından emsal teşkil edebilecek önemli bir karardır. Ülkemizde açılan Mobbing davalarında Mahkemeler somut deliller aramakta idi ve çoğu kez iddia edilen olguların somutlaştırılması mümkün olmadığından davalar reddedilmekte idi. Bu kararla birlikte şüphe götürmez delillere gerek olmadan, vicdani kanaatin oluşmasının yeterli olacağı gerçeği ortaya çıkmaktadır.
İşbu nedenlerle Hukuk Büromuz ile çalışılması ve hukuki yardım talebinde bulunulması halinde bize ulaşmanız için bilgilerimizi aktarmaktayız :
Avukat |
: |
Av. Aslıhan Hatice ÖZCAN |
Baro |
: |
Mersin Barosu 1429 sicil no |
Vergi dairesi ve No |
: |
İSTİKLAL VD 54670032670 |
Adres |
: |
Mahmudiye Mh. 109.Cd. Salih Usta Apt. Kat:3/5 Akdeniz / MERSİN |