BOŞANMA DAVASI AÇILIRKEN YAPILMASI GEREKENLER ;
Öncelikle dava açmak isteyenlere tavsiyemiz, dava aşamasında ve dava sonrasında
uğrayacağınız hak kayıplarını önlemek amacıyla mutlaka bir avukatın yardımına başvurmanız.
Bu yardım yazılı olabileceği gibi sözlü olarak da istenebilir. Alınacak yardım neticesinde tüm
taleplerinizi bir dilekçe haline getirip tarafların son 6 ay birlikte yaşadıkları yerdeki ya da
taraflardan birinin ikametgahlarının bulunduğu yer Aile Mahkemesi’ne başvurulur.
Bu açıklamalar
ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI İÇİN KISMEN GEÇERLİDİR. ZİRA TARAFLARIN ANLAŞMALI BOŞANMA
DAVASI AÇMASI DURUMUNDA BELİRLEDİKLERİ HERHANGİ BİR YERDEKİ AİLE MAHKEMESİNE DE
BAŞVURMALARI MÜMKÜNDÜR.
Bir diğer husus ise dava dilekçesinin içeriğidir. Bilinenin aksine sadece ‘boşanmak istiyorum’
demek boşanma davasında yeterli değildir. Öncelikle kusurlu eşin dava açma hakkı bulunmadığından
mümkün mertebe bu evliliğin bitmesinde kusuru olmayan tarafın dava açması gerekmektedir. Tabi
bu kusurun göreceli oluşu ve de kimse bir evlilikte kendini kusurlu görmeyeceği için, kusuru diğerine
göre daha az olan taraf ta dava açabilmektedir. Ancak dava iddialardan oluşacağından illa ki bu
iddiaların ispatı gerekecektir. Bunun için de ilk paragrafta belirttiğimiz gibi kişilerin delillerini toplama
ve sunma hususunda mutlaka bir avukata danışmaları yararlarına olacaktır. Tabi ki şahıslar avukat
tutmadan da davalarını açıp, yürütebilirler ancak karşılaştığımız pek çok davadan edindiğimiz tecrübe
şudur ki; hukukta bir işlemin yapılması, dilekçelerin sunulması için kesin sürelerin kaçırılması halinde ,
yapılacak hiçbir şey kalmadığında, istenecek yardımın da bir faydası olmayacağıdır. Pek çok kişi dava
açarken almadığı yardımı dava aşamasında talep ettiğinde , kaçırmış olduğu sürelerden kaynaklı
olarak hak kaybına uğramaktadır.
BOŞANMA DAVASI HANGİ NEDENLERLE AÇILIR:
1-) ANLAŞMALI BOŞANMA: Kimse evlenirken boşanmak için evlenmez. Ancak evlilik birliğinin
tamamen sonlanması hususunda artık hem fikir olunmuşsa , bir çok insan , evlenirken gösterdikleri
saygıyı boşanırken de gösterebilmektedirler. Bu da anlaşmalı boşanma kurumunu doğurmuştur.
Müşterek çocukları varsa onların velayetinden tutun da , sahip oldukları menkul, gayrimenkul ve
araçların paylaşımına, nafaka, tazminat konularına kadar her konuda anlaştıklarını gösterir bir
protokol düzenleyerek tek celsede boşanabilmektedirler. Elbette ki bir çok insan bu şekilde boşanma
yolunu seçerek, yıpranmadan ve yıpratmadan boşanmayı başarabilmektedir. Ancak yaşanılan
olayların boyutları gereği anlaşma zemini yakalayamayanlar da çekişmeli boşanma davası açarak
taleplerini dile getirmektedirler.
2-)GENEL BOŞANMA ( ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK) : Ülkemizde açılan boşanma davalarının içerisinde
en çok kullanılan gerekçedir. Çünkü yaşanılan sorunların kaynağı ne olursa olsun sonuçta oluşan
ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK olduğundan, dava konusu kısmına yazılan hep bu gerekçe olmaktadır. Bu
davada davayı açan kişi, evliliğin bitmesinde karşı tarafın kusurlu olduğunu tanık ve diğer delillerle
ispat etmek zorundadır.
3-) ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ: Anlaşmalı boşanma ve şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma
davalarının dışında bir de özel boşanma sebepleri vardır. Bunlar da Bunla da altı aydan fazla sürmüş
terk, akıl hastalığı, cana kast ve fena muamele, onur kırıcı davranış, zina, suç işlemek ve haysiyetsiz
yaşamdır. Ancak genel manada gerekçe olarak gösterilen nedenlerden sayılmaz. Çünkü pek çok
sorun genel bir kapsam olan şiddetli geçimsizlik başlığı altında toplandığından daha çok boşanma
davalarında davanın konusu olarak şiddetli geçimsiz nedeniyle açılan boşanma davası gösterilir.
KENDİSİNE DAVA AÇILAN EŞ BOŞANMAYI İSTEMİYORSA BU DAVAYI NASIL ETKİLER?
Eşlerden birinin boşanmak istememesinin sebebi, gerekli maddi gücü olmaması, karşı tarafa
bedel ödetmek istemesi, alacaklarını alma yolunda bunu bir araç olarak görüp davayı uzatmak
istemesi olabilir. Ya da gerçekten eşini seviyor ve evliliğinin bitmesini istemiyor da olabilir. Ancak
davayı açan taraf bu konuda kararlı ise ve evliliğin bitmesine neden olacak olayların müsebbibi karşı
taraf ise ve bunu ispatlarsa , diğer eşin kabulü olmaksızın dava sonuçlanır.
Tarafların aile nüfus tablosu, şahit beyanları, gerekli görüldüğü takdirde mahkeme
psikoloğunun tarafları dinleyerek hazırlamış olduğu rapor mahkemeye sunulup dosya
tamamlandığında, hakim için aydınlatılması gereken herhangi bir konu kalmadığında hakim kararını
verir; ya davayı kabul eder ya da reddeder.
BOŞANMA DAVASINDA MÜŞTEREK ÇOCUĞUN YA DA ÇOCUKLARIN VELAYETİ KİME BIRAKILIR?
Velayet konusunda hakim öncelikli olarak çocuğun menfaatini düşünür. Tarafların
durumlarını göz önünde bulundurur. Fakat eğer çocuğun yaşı çok küçükse ve anne bakımına muhtaç
durumda ise genel olarak anneye bırakılması esası gözetilir. Ancak münferit durumlarda yaşanan
farklılıklar nedeniyle yani annenin bakamayacağına kesin olarak kanaat getirilse çocuk babaya
da verilebilir. Bazı durumlarda mesela annenin akıl hastalığı ya da iffetsiz bir yaşam sürmesi gibi
durumlarda velayet babaya bırakılabilir. Elbette bu konuda kesin yargılara varmak yanlış olacaktır.
Her dava farklı hayatlar ve farklı olguları içerir. Ayrıca çocuğun kendisini ifade edebilecek bir yaşta
olması halinde mahkemece görevlendirilecek pedagogun çocukla yaptığı görüşme neticesinde
hazırlayacağı rapor da velayetin kimde kalacağı hususunda yol gösterecektir. Bu nedenle her münferit
olayı kendi şartlarına göre değerlendirmek gerekir ki hakimler de bu şekilde değerlendirerek sonuca
varırlar.